Yetişkin Kedilerde Yaygın Görülen Tıbbi Sorunlar

18.08.2022 Veteriner Hekim Tuğba Dağdelen


Kediler çok da kırılgan canlılar değillerdir. Çok kolay hasta olmazlar ve hasta olduklarında da bunu çok başarılı bir şekilde gizlerler. Hastalıkta göze çarpan bir ya da birkaç belirti olmadığında fark edilmesi çok zor olabilmektedir. Sağlık problemi olan kedilerde yaygın görülen durum aslında kedinin gündelik alışkanlıklarının değişmesidir. Kediler gündelik alışkanlıklarına sıkı sıkıya bağlı canlılardır. Ancak bu düzenlerinde meydana gelen bir değişiklik sonrasında dikkatli bakıldığında belirtilere rastlanır. Kedileri etkileyen belli başlı sağlık problemleri vardır. Bu sağlık problemleri hakkında bilgi sahibi olmak kedinin yaşadığı sorunun daha kolay anlaşılmasını sağlar.

arka patileri üzerinde oturan uzun tüylü kedi

Parazitler

Parazitler, yetişkin kedilerde yaygın görülen problemlerden birisidir. Olumlu yönü çok kolay önlenebilir olmasıdır. Ancak parazitler çok ciddi problemlere yol açabilirler. Üstelik önemli bir kısmı kedilerden insanlara, ya da diğer evcil hayvanlara bulaşabilir. Parazitler özellikle yavru kedilerde ciddi sağlık problemlerine ve tedavi edilmediğinde ölüme neden olabilir.

Bağırsak kurtları ve protozoalar kedilerde kilo kaybına, kusmaya, ishale, dehidrasyona yol açar. Bazı yavru kedilerde iştahsızlığa neden olurken bazı kedilerde bu durum görülmemektedir. Parazitler genellikle dışkı tahlili ile teşhis edilir. Tedavi parazitin türüne göre değişiklik gösterir. Bazı parazitler kedinin dışkısında belirgin bir şekilde gözle görülebilmektedir.

Bir başka parazit türü dış parazitlerdir. En yaygın olanları pireler, kulak akarları ve kenelerdir. Tedavi için kedilerin özel bir şampuanla yıkanması ve varsa pirelerin tüylerin arasından özel bir tarakla taranması gerekir. Dış parazit yumurtalarından kurtulmak için düzenli olarak evin süpürülmesi ve kedinin temas ettiği yüzeylerin temizlenmesi gerekir.

Kulak akarları, koyu renkli kulak kiri gibi gözükürler ve kulakların kaşınmasına yol açarlar. Veteriner hekim tarafından teşhis edilebilmeleri için genellikle örnek alınması gerekir. Kulak akarı olan kedilerde veteriner hekim tarafından önerilmeden kedinin kulağına müdahale edilmemelidir.

Aşıları tam olan kedilerde iç ve dış parazit problemi görülmez. Ancak aşıların düzenli yapıldığından emin olmak gerekir. Kedi evden dışarı hiç çıkmasa dahi parazitlere karşı düzenli olarak aşılanmalıdır. Kedilerde aşı takvimi ile ilgili daha detaylı bilgi almak için "Yavru ve Yetişkin Kedilerde Aşılama Takvimi" başlıklı blog yazımızı inceleyebilirsiniz.

ateşi ölçülen kedi

Üst Solunum Yolları Enfeksiyonları

Üst solunum yolları enfeksiyonları karmaşık rahatsızlıktırlar arasında yer alır. Enfeksiyona neden olan bakteriler ya da virüsler kolay bir şekilde bulaşabilir. Sonrasında ise alt solunum yollarına ilerleyerek zatürre gibi problemlere yol açabilmektedir. Sık görülen üst solunum yolları belirtileri arasında gözlerden ve burundan akıntı gelmesi, hapşırma, iştah kaybı, yorgunluk ve nefes almada zorlanma yer alır. Bu enfeksiyonlar genellikle antibiyotik, göz damlası ve anti-viral ilaç kullanımı ile tedavi edilmektedir.

Calci ve herpes virüsleri kedilerde üst solunum yolu enfeksiyonlarında sıkça görülür. Bu virüsler her ne kadar insanlara geçmese de başka kedilere bulaşabilir ve kedide ömür boyu kalabilir. Birçok kedi üst solunum yolu enfeksiyonuna yol açan bakterilere ve virüslere maruz kalır ve hastalığı asemptomatik geçirir. Diğer kedilerde ise zaman zaman belirtilerin şiddetlendiği görülür. Bir amino asit olan lisin, herpes virüsü kaynaklı belirtilerin hafifletilmesine yardımcı olur.

duvarda duran kediler

Kedilerde Sık Görülen Viral Enfeksiyonlar

Kedileri etkileyen yaygın viral enfeksiyonlar vardır. Kedi immün yetmezlik virüsü (FIV), kedi lösemi virüsü (FeLV) ve panlökopeni bunlardan bazılarıdır. Bu enfeksiyonlar birbirlerinden çok farklıdır ancak hepsi kedilerin beyaz kan hücrelerini etkiler. Çok bulaşıcı olan bu virüslerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisi yoktur. Tedavi sadece hastalığın neden olduğu belirtilerin hafifletilmesine yöneliktir. Ancak gençlik hastalığı olarak bilinen panlökopeninin ve kedi lösemi virüsünün aşısı bulunmaktadır.

Kedi Lösemi Virüsü (FeLV)

Kedi lösemi virüsü ısırık yaralarından, salyadan ya da burun buruna temastan bulaşan bir virüstür. Ayrıca birbirini yalayan, aynı yerden mama yiyen ve su içen kediler de birbirine bulaştırabilmektedir. Kedinin, enfekte olmuş bir kedinin dışkısıyla temas etmesi de bulaşma yöntemlerinden bir tanesidir. Anne kedilerde bulunan kedi lösemi virüsü hamilelikte kan yoluyla, doğum sonrasında da anne sütüyle yavru kedilere geçer.

Kedi lösemi virüsü bağışıklık sistemini baskıladığından ve anemiye yol açtığından kedilerde uyuşukluk, diş etlerinde solukluk, nefes almada zorlanma gibi belirtilere neden olur. Belirtilere bağlı olarak kan nakli ve destekleyici bakım ile tedavi edilebilmektedir. Tüm kediler, başka kedilerle tanıştırılmadan önce kedi lösemisi için test edilmelidir. FeLV pozitif çıkan kedilerin diğer kedilerden uzak tutulması gerekir.

Panlökopeni

Kedi gençlik hastalığı olarak da bilinen panlökopeni kedilerde burun ya da ağız teması ile geçmektedir. Gençlik hastalığı kedilerde depresyon, yorgunluk, ateş, kusma ve ishal gibi belirtilere neden olmaktadır. Kedi gençlik hastalığı dışkı tahlili ile teşhis edilebilmektedir ancak teşhis için bu yönteme çok sık başvurulmamaktadır. Panlökopeni tedavisi belirtilerin hafifletilmesine yöneliktir ama çoğu zaman kedilerde belirtiye neden olmaz. Kediler için ciddi sağlık problemine yol açabilmektedir. Özellikle yavru kediler için ölümcül bir enfeksiyondur.

Kedi İmmün Yetmezlik Virüsü

Kısaca FIV olarak bilinen kedi immün yetmezlik virüsü insanlardaki HIV virüsüne benzerdir. FIV virüsü kedilerden insanlara geçmez. Kediler arasında ise genellikle anneden yavrulara kan ya da süt yoluyla bulaşır. Doğum sonrasında vücut sıvılarının teması sonucunda da bulaşabilmektedir. Tıpkı HIV gibi FIV'de immün yetmezliğine neden olabilir ve sayısız şekilde ortaya çıkabilir. FIV pozitif kedilerde yaygın olarak kronik üst solunum yolları enfeksiyonları ve diğer enfeksiyonlar görülür. FIV teşhisi konabilmesi için kan tahlili yeterlidir. FIV için herhangi bir aşı yoktur. Bu nedenle oldukça dikkatli olunması gerekir. Birbirleriyle tanıştırılan kedilere mutlaka öncesinde FIV testi yaptırılmalıdır.

yalanan kedi

Diyabet

Kedilerde diabetes mellitus kilo yönetimi ile önlenebilen bir rahatsızlıktır. Obez kedilerde diyabet görülme riski ideal kilosundaki kedilere göre daha yüksektir. Kedilerde kilo kontrolüne özen gösterilmeli, yaşam evresi ve genel sağlık durumuna uygun mama seçimine dikkat edilmelidir. Bu sayede obezite ve obeziteye bağlı sağlık sorunları önlenebilir. Kedilerin genel sağlık durumlarına ve yaşam evrelerine uygun kedi mamalarını burayı tıklayarak inceleyebilirsiniz.

Diyabet insülin üretimini ya da insülin tepkisini etkileyen bir rahatsızlıktır. Diyabet hastalığında kandaki şeker enerji vermek için beyne, kaslara ya da diğer dokulara gitmek yerine kanda kalır. Diyabetik kediler genellikle çok fazla mama yer ancak buna rağmen kilo verir, daha fazla su içerler, sık idrara çıkarlar. Diyabetik kedilerde kusma ve ishalde sıklıkla görülen problemlerdendir.

Diyabet kan şekeri eğrisi ve fruktozamin testleri de dahil olmak üzere kan tahlili yoluyla teşhis edilir. Bazı kedilerde insülin enjeksiyonu gerekebilir. Kandaki fazla şeker genellikle idrara yayılma eğilimi gösterir ve idrardaki şekerin bakterilere besin kaynağı oluşturması nedeniyle diyabetik kedilerde idrar yolları enfeksiyonuna daha sık rastlanır. Enfeksiyon takibi yapılabilmesi için rutin idrar testlerinin yapılması gerekebilir.

agresif kedi

Alt İdrar Yolları Enfeksiyonu

Pandora Sendromu olarak da bilinen alt idrar yolları enfeksiyonu kedilerde yaygın görülen bir hastalıktır. Alt idrar yolları enfeksiyonu oldukça karmaşık ve tedavisi zor bir hastalık olduğu için Pandora Sendromu adıyla bilinmektedir. Enfekte olan kedilerde aşırı miyavlama, sürekli hareket etme, kum dışına tuvaletini yapma, kanlı idrar ve sürekli idrara çıkmaya çalışma gibi belirtiler görülür. Stres, genetik yatkınlık, cinsiyet ve yalanma alışkanlıkları gibi birbirinden farklı birçok faktör alt idrar yolları enfeksiyonuna neden olmaktadır.

Stres kaynaklı mesane enflamasyonu kedilerde sistite neden olur. Stres kaynaklarını belirlemek ve kediyi bunlardan mümkün olduğunca uzak tutmak tedavi açısından yardımcı olabilmektedir. Bazı durumlarda stresin kaynağını belirlemek zor olmaktadır. Sistit kanlı idrar, kum dışına tuvaletini yapma gibi belirtilere yol açar. Bakteri kaynaklı olmadığı için antibiyotik tedavisi de bir işe yaramaz. Tedavisi kolay olmadığı için kedi sahipleri açısından da zorlu bir süreçtir.

İdrar yolları enfeksiyonunda bakteri görülebilir ancak rahatsızlığın kendisi yine de stresten kaynaklı olabilir. Bunun dışında üretranın dar olması ya da kedinin obez olması nedeniyle verimsiz bir şekilde yalanması, mesanede taş ya da kum olması gibi birçok neden idrar yolları enfeksiyonuna yol açabilir.

İdrar yolları enfeksiyonu karmaşık rahatsızlık olduğu için tedavisi de zordur. İdrar tahlilinin yanı sıra veteriner hekimin, kedinin sağlık geçmişi ile ilgili detaylı bilgiler alması gerekir. Genellikle kan tahlili, röntgen ya da ultrason gibi ek teşhis yöntemlerinden de yararlanılmaktadır. Üretrayı tamamen tıkayan kum ya da taş olan kedilerde mesane yırtılması gibi ölümcül bir problem de meydana gelebilmektedir. Erkek kedilerin üretrasının dişilerden daha uzun ve daha dar olması sebebiyle bu durum erkek kedilerde daha sık görülür.

Tedavisinde antibiyotik, özel diyet, idrara çıkmaya yardımcı olmak için spazm çözücü, ya da üriner kateter kullanılır. Tekrarlayan idrar yolları enfeksiyonun da ise ameliyat gerekebilmektedir. Kilo kontrolü, kaliteli mama kullanma, tuvaleti sık sık temizleme ya da mümkün olduğunca stres kaynaklarını ortadan kaldırma idrar yolları enfeksiyonu riskini minimuma indirir.

bağırırken dişleri görüntülenen kedi

Ağız Problemleri

Kedilerde ağız ve diş problemlerini fark etmek zor olabilmektedir. Özellikle yüzüne ve ağzına dokunulmasından hoşlanmayan kediler için bu durum bir kat daha zorludur. Kedinin küçük yaştan dişlerinin fırçalanması problemlerin meydana gelmesini ya da mevcut problemlerin ilerlemesini önler. Ağız ve diş problemlerinde sıklıkla kötü kokulu nefes, iştah kaybı, patiyle yüzü ovuşturma, yüz bölgesinde şişlik görülür.

tuvalet kağıdı ile oynamış kediler

Kronik Böbrek Hastalığı

Kronik böbrek hastalığı kedilerde yaş ilerledikçe daha sık görülen bir rahatsızlıktır. Böbrekler vücuttaki toksinlerin vücut dışına atılmasını sağlarken aynı zamanda elektrolitleri düzenler ve kırmızı kan hücrelerinin oluşumuna yardımcı olur. Böbreklerde işlev kaybı meydana gelmesiyle aşırı susama, sık idrara çıkma, kusma, ishal, iştah kaybı ve zayıflama görülür. Hastalığın ilerlediği durumlarda ise ağızda ve idrar yollarında ülser ile nörolojik problemler de ortaya çıkabilir.

Kronik böbrek hastalığının teşhis edilebilmesi için kan tahlili, idrar tahlili, röntgen ve ultrason görüntülemesi gerekebilmektedir. SDMA adı verilen bir test bulunmaktadır. Bu test çok hassastır ve hastalığın çok erken aşamalarında teşhis edilmesine olanak sağlar. Böbrekte işlev bozukluğunun erken teşhis edilmesi çok önemlidir. Bu sayede kedi daha uzun ve daha sağlıklı bir hayata sahip olabilir. Kronik böbrek hastalığının bir tedavisi yoktur. Kedinin özel mamayla beslenmesi ve destekleyici tedavi alması gerekir.

veteriner hekimin kucağında duran kedi

Hipertiroidizm

Hipertiroidizm, kusmaya, aşırı susamaya, sık idrara çıkmaya, iştahın artmasına ve kedinin normalden çok yemesine rağmen zayıflamasına neden olan bir endokrin hastalığıdır. Tiroit, metabolizmayı düzenler. Aşırı çalışması durumunda kalp ritmini ve kan basıncını etkiler. Sonuç olarak böbreklerde, kalpte ya da gözlerde ciddi sağlık problemlerine yol açabilmektedir. Kedide bu belirtilerin görülmesi durumunda vakit kaybetmeden veteriner hekime götürülmelidir. Hipertiroidizm tiroit işlevini baskılayan ilaçlar, özel mama ya da tansiyon ilaçları ile yönetilebilir. Tedavi edilmediğinde ise kalp hasarına, körlüğe ve böbrek yetmezliğine neden olur.

kalbi dinlenen kedi

Sık Görülen Kalp Rahatsızlıkları

Hipertrofik kardiyomiyopati kedilerde sık görülen kalp hastalıklarından birisidir. Kalpte üfürüme neden olmaktadır. Bu nedenle teşhis edilmesi için kalbin stetoskop ile dinlenmesi gerekir. Ayrıca EKG ve tansiyon ölçümü de gerekmektedir. Röntgen ile ihtimal dahilindeki diğer problemler elenir ancak kalbin içi görülemez. Hipertrofik kardiyomiyopati kalp duvarlarında kalınlaşmaya neden olur. Bu durum genellikle kalp içerisindeki odacıklarda meydana gelir ancak kalbin genel boyutunu pek etkilemez.

Kalp valfi problemleri ya da kedilerde sık görülen bir diğer tıbbi problem olan kalp kurtları da kalpte üfürüme yol açabilmektedir. Bu nedenle teşhisin doğru bir şekilde konması son derece önemlidir. Hipertrofik kardiyomiyopati tedavisi olmayan bir hastalıktır. Kilo kontrolü, tansiyon ilacı, kalsiyum blokerleri, beta-blokerleri ve diyüretik ilaçlar ile belirtileri kontrol altına alınır.

Kedilerde yaygın görülen kalp rahatsızlıklarının belirtileri genellikle benzerdir. Nefes nefese kalma, ağzı açarak nefes alıp verme, nefes almada zorlanma, diş etlerinde morarma ya da koyulaşma ve saklanma birincil belirtiler arasında yer alır. Kedinin sürekli ağzını açarak nefes almaya çalışması ya da diş etlerinin morarması durumunda acilen en yakın kliniğe götürülmesi ve tıbbi yardım alması gerekmektedir.


Veteriner Hekim Tuğba Dağdelen fotoğrafı
Veteriner Hekim Tuğba Dağdelen Tüm Yazıları

Veteriner hekim kimliğiyle evcil hayvan sağlığı hakkında farkındalığı artırmak için Petlebi.com blog sayfasına yazıları ile değer katan Tuğba Şenol Dağdelen, evcil hayvanlarda hastalıkların önlenmesi, teşhis ve tedavisi, hayvan davranışları ve ferahı, evcil hayvanlarda beslenme ve diyeti özelinde çalışmalarını sürdürmektedir.